11 Aralık 2017 Pazartesi

Adalet, Adalet, Hak, Hukuk, Guguk


İstediğiniz kadar bağırın, çağırın. Devrin gücünü ellerinde tutan iktidarların verdiği kadar hakkın var. Bu da bize Adalet, Hak, Hukuk, Guguk diye yutturulmaya çalışılıyor.
George Orwell 1940’larda yazdığı Hayvan Çiftliği kitabında “ Bütün hayvanlar eşittir, bazı hayvanlar daha da eşittir.” Tespiti, dünya tarihinde ki en büyük tespitlerden bir tanesidir. Bizim kanunlarımız ağırlıklı olarak “İnsanı” değil “Malı” koruyan bir hukuk rejimidir. Örneğin bir adamı dövün ( basit yaralama ) cezası 6 aydan 1 yıla kadar hapis, Mala zarar verin, 4 aydan 3 Yıla Kadar hapis cezasını yiyin.
Sözüm onlara, ileriden geriye doğru yürüyen, gerisini parlatmaya çalışan en üstün geri zekâlılar diyor ki : “ Eşitlik ancak hukuk önünde olabilir. “ Hangi hukuk be kardeşim? Diyecekler ki bana ilahi hukuk. Ölünce….Bu dünya hukuku nerede kaldı o zaman? Ne için yaşıyoruz?
Genelkurmay Kavşağının önünde bir heykel var Kol Saati heykeli. Nam-ı Değer Zafer Çağlayan anıtı. Kirlenmişliğin ve rüşvetin anıtı. Anıt, dört yöne bakan dört adet kol saatinden oluşuyor. Sanki, dünyanın bütün yönlerini kirlettiniz der gibi…
Eski Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, WhatsApp’ta profil resmini değiştirdi. Çağlayan, profiline Tevbe Suresi 40’ıncı ayetini “Üzülme! Çünkü Allah bizimledir” cümlesini yazdı.

Şimdi Hukuk’ dan bahsedelim. Rüşvetin hukukundan.
Küçükken parmaklarımızla sayardık. Bir elimizin parmaklarıyla, bu tutmuş, bu temizlemiş, bu pişirmiş, bu yemiş, bu da hani bana hani, bana demiş. Rüşvetin hukuku, paylaştıkça üstü örtülen, legalleştirilen, sadece hukuk dan değil kanundan da kaçırılan bir hukuktur.  
Başta ne dedik, bizim kanunlarımız insanı değil Malı korur. Oysa ki malı da insanı da koruyan ne hukuktur, ne de kanundur. Koruyan AHLAK ve VİCDANDIR.
Eşitlemeyi sadece hukuk da görmek cahilliğin dik alasıdır. Hangi rejimde yaşarsanız yaşayın, kanunlarınız mükemmel de olsa, onları uygulayacak ve uygulatacak gücünüz, aynı zamanda AHLAK ve VİCDAN sahibi yöneticileriniz yoksa EŞİTLİK de yoktur. Dünyanın en kötü rejiminde yaşayın. Eğer AHLAK ve VİCDAN sahibi yöneticileriniz ve kanunları uygulatacak güçleri varsa, orası Cennetten bir köşedir.   
Bu arada şunu da belirtmeden geçmeyeyim hukukun üstünlüğü gibi bir ütopyaya da sahip değilim. Ancak, halen uygulanmakta olan üstünlerin hukukundan da memnun değilim. Evet hiçbir zaman eşitlik olmayacak, tabiat âleminde, bazı hayvanlar daha da eşit olacakta, bu kadarına da pes yahu.

Kıssadan hisse eşitlik hukuk önünde olmaz. Eşitlik VİCDAN la ,eşitlik AHLAK la olur.


8 Aralık 2017 Cuma

İftira ,Ölüm Cezası, Cumhuriyeti Kuranların Adaleti


Urfa Mutasarrıfı Nusret Beyimiz Tarih kitaplarımızda öğretilmedi.

Urfa Mutasarrıfı Nusret Beyi ve nicelerini unuttuk.

Onları unuturken başkalarını göğe çıkarttık.Sitem, öğretmeyene değil, unutturanlara ve unutanlara....

Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey ermeni tehcirinden dolayı Nemrut Kürt Mustafa Paşa Divan-ı Harbince işlemediği bir suçtan dolayı yargılanmış ilk yargılanmada kürek cezasına çarptırılmış tam Malta'ya cezasını çekmeye gidecekken, cezayı yeterli görmeyen  Nemrut Kürt Mustafa Paşa onun kanını akıtacağım diyerek Divan-ı Harbin suçsuz şeklinde oy kullanan iki üyesini değiştirerek tekrar yargılayıp Ölüm cezasına çarptırmış, Beyazıt Meydanında astırtılarak idam gerçekleştirilmiştir. ( Bu arada yargılamalar şen şakrak. Avukat yok ve yargılamalar gizli.)

Nusret Beyin Son Mektubundan ( Eşine ) ,

Hayriye,
Gümüş Tabakamı,saatimi ve boş cüzdanımı sana verilmek üzere tutuklu Binbaşı Hamdi Beye verdim.O biraderime verecektir. Borcumu gösteren pusulayı ağabeyime verdim. İleride müsait zamanınızda kapatırsınız.

........................
Çocuklarım sana emanet .Terbiyelerine itina et.Fakir ve açsınız. Allah Yardımcınız olsun. 

Ağabeyine Yazdığı Vasiyeti,

Bugün Hayatımın son dakikalarını yaşıyorum.Vicdanım katiyen azap içinde değildir.Hayatımda millet ve vatanıma hizmetten başka gayem yok idi.Onu elhemdülillah doğruluk ve dürüstlükle yerine getirdim.Bana isnat edilen cürümlerin hiçbirinin faili değilim.Suçsuz ve günahsızım.Gareze kurban oluyorum.Mustafa Paşa garezini bu günde gösterdi. İzzeddin ( Nusret Beyin kayın biraderi ) ayrıntısını anlatsın.Damat Ferit Paşa Hükümeti, devlet ricalini birer birer ingilizlere teslim edip Malta'ya gönderirken beni de göndereceklerdi.Bizzat Nemrut, Merkez kumandınlığına giderek otomobiliyle gelen İngiliz Subayına "biz bunun kanını akıtacağız, bunu bize bırakınız" dedi.

Küçük çocuklarımla eşimi yalnız ve çok fakir olarak bırakıyorum. Beş gün sonra yiyecekleri bile olmayacaktır.Allah aşkına sokaklarda bırakma. Validesi çocuklarımın terbiyesine baksın ve sabretsin...................
....................
.........................
..............................Bugünkü Vakit Gazetesinde okudum.Mustafa, kanımı dökmekten lezzet aldığını övünerek söylüyor. Allah'ım intikamımı sen al!..İradeyi almak için Saray'a gitmiş.Saray'da Dahiliye Nazırı Cemal Bey'i görmüş, ne garip tesadüf. Ben bu adamlara bir fenalık yapmadım benden ne istiyorlar? Siyaset mi? Haşa...İntikam?. Fakat fakat pek yanlış ve kötü bir harekette bulunduklarının farkında değil gafiller.Milletim,vatanım yaşasın.Elbet ve elbet benim gibi mağdur bir suçsuzun intikamını alacak adil bir kuvvet ortaya çıkacaktır. Ona inanarak dünyayı terk ediyorum. Allahım, Ailem ve çocuklarıma sen acı. ( İstanbul Hapishanesi 336 senesi Ağustosun üçüncü salı günü )

Kardeşin Nusret     

Masum Yurtseverlerin uyduruk mahkemelerde ve uyduruk delillerle nasıl yargılandıklarını ve önceden verilmiş kararlarla nasıl yok edildikleri konusunda bilgi sahibi olmak için Nemrut Mustafa Paşa Divan-ı Harbi kararlarının incelenmesinde fayda vardır. Cumhuriyet Kurulduktan sonra, Atatürk'ün teklifini görüşüp kabul eden TBMM tarafından Urfa Mutasarrıfı Nusret Bey'in Ailesine ( eş ve üç çocuğuna ) 1000 kuruş maaş bağlanmasına dair kanunu kabul etmiştir. 

Yukarıda az biraz bahsettiğim Nusret Beyin hazin hikayesi günümüze ne kadar benziyor değil mi? Ergenekon,Balyoz, İzmir Casusluk, Fuhuş ve Şantaj gibi uyduruk mahkemeler ve davalar.

Daha öncesi de var da dilim varmıyor söylemeye.

Bir Mutasarrıf düşünün ( kaymakam ile Vali arasındaki en büyük yerel amir ) ki cebinde delikli beş kuruşu yok. Ailesi aç ve yalnız. Vatanını düşman ve işbirlikçileri işgal etmiş.Ölüme mahkum edilmiş. ama o vakarından taviz vermeyerek Milletim , vatanım yaşasın diyecek kadar onurlu ve şerefli. 

Şimdi soruyorum taa Afrika Kıtasının bir ucunda iken memlekete gel seni yargılayacağız diyen mahkemeye koşa koşa gelen bir subay ve o subayı mahkum edenler şimdi nerede? Ve yine soruyorum hala vicdanlarda Türkün en büyük Destanının adını TERÖR ÖRGÜTÜ diye lekeleyen ŞEREFSİZLER nerede?

Bana Kimse Adalet diye bahsetmesin. Adalet diye bir kavram varsa o da Gücün adaletidir. Güçsüzsen bu düzen de Adalette yoktur.Cumhuriyetin temellerine dinamit koyanlar adaleti de piç etmişlerdir.

Yaşzede arkadaşım senin ADALETİN NEREDE ?