6191
SAYILI KANUNA EKLENEN GEÇİCİ 32 MADDEYE NASIL GELİNDİ
ve
MADDENİN ALGISI :
Adalet ve Kalkınma Partisi ilk seçim
beyannamesinde sessizlerin de sesi olacağız AB tam üyelik yolunda ilerleyeceğiz
diyerek büyük bir oy çokluğuyla iktidara geldiğinde hazırladığı ilk hükümet
programında :
"Kişilerin idari kararlarla kamu haklarından
mahrum bırakılmalarının önüne geçilecek, kamu haklarından mahrumiyette yargı
kararı zorunlu hale getirilecektir." İbaresini koymuştu.
İlk YAŞ toplantısında zamanın Başbakanı Sayın
Abdullah GÜL, YAŞ kararını imzalarken şu şerhi koyuyordu : “YAŞ kararlarının yargıya
götürülmemesi anti demokratiktir.”
Gerek AB den gelen baskılar gerekse yurt
içinde oluşan antidemokratik anayasamızın değişikliği talepleri sonucu 12
EYLÜL2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği gerekçesini AK parti Anayasa
Değişiklik Paketi İle ilgili Soru ve Cevaplar kitapçığının 39 sayfasında:
SORU 11
: Değişiklik paketinde idare üzerinde yargı denetimini kısıtlayacak bir hüküm
var mıdır?
CEVAP 11 :Hayır, aksine idarenin her türlü işlem
ve eylemi ile ilgili olarak yargı denetiminin kapsamı genişletilmektedir.
Anayasa’nın 125.maddesinin mevcut haline göre,
idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir. Ancak bu madde de iki istisna öngörülmüştür. Cumhurbaşkanı’nın
tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şura Kararları yargı denetimine
tabi değildir.
Yıllardan beri birçok askeri personel, şahsi ve aile
hayatları ile ilgili olumsuzluklar olduğu ileri sürülerek, ordudan ihraç
edilmiş, ancak hukukun en temel prensiplerinden biri olan “hak arama hürriyeti ve savunma hakkı” bu insanlardan esirgenmiştir. Kuvvet Komutanlıklarınca, ordudan ilişiği
kesilenler, mahkemelere müracaat etme hakkına sahipken ,YAŞ tarafından ordudan
ilişiği kesilenler, anayasal engel sebebiyle yargı yoluna müracaat
edemiyorlardı.
Her darbe, en büyük zararı bizzat Ordu’ya vermiştir.27
Mayıs1960 Darbesin’den sonra 230 dan fazlası general olmak üzere binlerce subay
Ordu’dan atılmış ve orduda ki bir çok tecrübeli komutan ne yazık ki en faydalı
dönemlerinde kendilerini, hem de mağdur olarak, TSK’nın dışında bulmuşlardır.
12 Eylül 180 Darbesi, bu anlamda bir tasfiyeye gitmemiş
ancak Anayasa’nın 125.maddesinin verdiği yetkiyle şimdiye kadar yaklaşık binlerce
subay ve astsubay, YAŞ kararlarıyla ordudan ihraç edilmiştir. Bu insanların kendileri ve aile fertleri için büyük bir acı
ve felaket olan bu durum, maalesef yargı konusu yapılamamıştır.
Elbette ordu mensuplarının suç işleme imtiyazı
yoktur.Askeri disiplinin ne anlama geldiğini herkes bilir. Ne var ki,suçlu olmadıkları
halde rütbeleri sökülen ve ardından kendisini işsiz ve güvencesiz olarak
sokakta bulan insanların suçlu olup olmadığına MAHKEMELERİN KARAR VERMESİ
gerektiği aklın, vicdanın ve hukuk devleti olmanın gereğidir.
Anayasa değişiklik paketi ile ilgili
referandumda “evet” demek için 40 neden başlığı altında ki 9 ncu maddesinde ise
:
“ Yüksek Askeri Şura Kararlarıyla ordudan atılan insanların
mahkemelerde haklarını arayabilmelerine “ EVET” demektir.”
Şeklinde anlatmıştır.
5982 sayılı kanun Halkoylaması
ile 12 EYLÜL 2010 Tarihinde kabul edilmiştir. Konumuzla ilgili bölümü ise :
“MADDE 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin ikinci
fıkrasına “Ancak, Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk
nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı
yolu açıktır.” şeklindeki cümle eklenmiş….”
Bu
halkoylamasından sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile, TBMM
başkanlığına “Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” gönderildi :
Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 633)
T.C.
Başbakanlık
Kanunlar
ve Kararlar 16/2/2011
Genel
Mudurluğu
Sayı:
B.02.0.KKG.0.10/101-253/658
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Milli Savunma Bakanlığı’nca hazırlanan ve
Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulu’nca
3/1/2011 tarihinde kararlaştırılan “Türk
Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi
ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Bilindiği üzere; 7/5/2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanunla Türkiye
Cumhuriyeti Anayasasının bazı
maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda, Anayasanın
125 inci maddesinde yapılan
değişiklikle, Yüksek Askeri Şûranın terfi işlemleri ile
kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç
her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açılmıştır.
Hukuk devletinin en önemli özelliklerinden birisi, idarenin eylem
ve işlemlerinin yargısal
denetime tabi tutulmasıdır. Bu ilke, hukuk devletinin amacı olan
bireyin hukuki güvenliğinin
korunmasını sağlamayı gerçekleştirmek için olmazsa olmaz
koşullardan birisidir. Dolayısıyla, bireyin
hukuki güvenliğinin korunmasını ortadan kaldıracak şekilde idari eylem
ve işlemlerin yargı
denetimine kapalı olması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. İdari bir organ olan ve idari bir
işlem tesis eden Yüksek
Askeri Şûranın kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması, bu Kurulun
idari işlemlerinden dolayı
mağdur olan kişilerin hukuk devleti içerisinde haklarını arayamamaları
sonucunu doğurmuştur.
Tasarı ile, Yüksek Askeri
Şûra kararıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilip, bu kararların
yargı denetimine kapalı
olması nedeniyle hukuken haklarını arayamayan kişilerin yoksun
bırakıldığı hakların geri verilmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan düzenlemeyle, bir yandan hukuk
devletinin gerekleri yerine getirilmeye çalışılırken, diğer yandan da Devlet
tarafından mağdur edildiğini düşünen kişilerin hukuk devletine olan
inançlarının pekiştirilmesi amaçlanmıştır.
Yukarıdaki
kanunun tasarısının genel gerekçesinde de, tasarının kanunlaştığında da genel
gerekçesin de de YAŞ karalarının yargı denetimine kapalı olması gerekçesi
vurgulanmıştır.
Sonuç
olarak Kanunun nüvesini teşkil eden konu YAŞ KARARLARININ YARGI DENETİMİNE
KAPALI OLMASIDIR.
Kanun
tasarısının komisyon görüşmelerinde ve meclis görüşmelerin de de bu konu
üzerinde durulmuş sadece muhalefet partilerinden CHP ve BDP
kapsam dışı kalan askeri öğrenciler ve resen emekli edilenlerin de haklarının
verilmesi gerektiği şeklinde kanuna muhalefet etmişlerdir. Milli Savunma Komisyonundaki CHP milletvekilleri Zekeriya Akıncı ve Mehmet
Fatih Atay kanun tasarısına şu şerhi koymuşlardır :
“tasarı sadece 28 Şubat dönemindeki YAŞ
kararlarıyla
silahlı kuvvetlerden ayrılan personelin özlük haklarını
düzenlemeyi öngördüğü için benzer
durumda olan 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinde Silahlı
Kuvvetlerden re'sen emekli
edilen personeli kapsamamaktadır. Bu biçimiyle tasarı Anayasa'nın
eşitlik ilkesine uymayan ve
ayrımcılık gözeten bir niteliktedir.
Ayrıca, tasarının özü 12 Eylül 2010'da yapılan referandum
sonuçlarına göre darbe
dönemlerinin toplum üzerinde yarattığı mağduriyetleri gidermeye
yönelik ifade edildiğine göre
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbe dönemlerinin mağduriyetlerini
kapsamadığı için kendi özüyle
çelişen kendi amacına tam anlamıyla hizmet etmeyen bir nitelik arz
etmektedir.
Yukarıda ifade ettiğimiz gerekçelerle tasarının 10. maddesinde ki
düzenlemeye karşı
olduğumuzu ifade ederiz. 22.2.2011”
Burada bir parantez açmak istiyorum. Hükümete ve AK Partiye
yakın duran ASDER ve hükümete ve AK Partiye uzak duran ADAMDER’ de muhalefetle
aynı görüşü halen barındırmakta bu derneklerin yanına 2011 yılında eklenen
REDER de aynı görüşü desteklemektedir.
Kanun tasarısı TBMM de görüşülürken Ak
parti Bekir Bozdağ Meclis kürsüsünden :
“Türkiye,
geçmişte silahlı kuvvetlerden ilişiği kesildi diye insanların selam vermekten
korktuğu insanlarla bugün yüzleşiyor ve onlara hakkını iade ediyor. Hayırlı
uğurlu olsun. “ diyordu.
31ARALIK2012 Tarihli Star Gazetesinin başlığı
ise gelinen traji komik durumu göstermesi bakımından ilginçti :
“12
Mart’ta atılan subaylara da 42 yıllık maaşları iade edilecek”
Saygı ve sevgilerimle….
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder