27 Kasım 2014 Perşembe

6191 SAYILI KANUNA NASIL GELİNDİ ?

6191 SAYILI KANUNA EKLENEN GEÇİCİ 32 MADDEYE NASIL GELİNDİ
ve MADDENİN ALGISI  :
Adalet ve Kalkınma Partisi ilk seçim beyannamesinde sessizlerin de sesi olacağız AB tam üyelik yolunda ilerleyeceğiz diyerek büyük bir oy çokluğuyla iktidara geldiğinde hazırladığı ilk hükümet programında :
"Kişilerin idari kararlarla kamu haklarından mahrum bırakılmalarının önüne geçilecek, kamu haklarından mahrumiyette yargı kararı zorunlu hale getirilecektir." İbaresini koymuştu.
İlk YAŞ toplantısında zamanın Başbakanı Sayın Abdullah GÜL, YAŞ kararını imzalarken şu şerhi koyuyordu : “YAŞ kararlarının yargıya götürülmemesi anti demokratiktir.”
Gerek AB den gelen baskılar gerekse yurt içinde oluşan antidemokratik anayasamızın değişikliği talepleri sonucu 12 EYLÜL2010 yılında yapılan Anayasa değişikliği gerekçesini AK parti Anayasa Değişiklik Paketi İle ilgili Soru ve Cevaplar kitapçığının 39 sayfasında:
 SORU 11 : Değişiklik paketinde idare üzerinde yargı denetimini kısıtlayacak bir hüküm var mıdır?
CEVAP 11 :Hayır, aksine idarenin her türlü işlem ve eylemi ile ilgili olarak yargı denetiminin kapsamı genişletilmektedir.
Anayasa’nın 125.maddesinin mevcut haline göre, idarenin her türlü eylem ve işlemi yargı denetimine tabidir. Ancak bu madde de  iki istisna öngörülmüştür. Cumhurbaşkanı’nın tek başına yapacağı işlemler ile Yüksek Askeri Şura Kararları yargı denetimine tabi değildir.
Yıllardan beri birçok askeri personel, şahsi ve aile hayatları ile ilgili olumsuzluklar olduğu ileri sürülerek, ordudan ihraç edilmiş, ancak hukukun en temel prensiplerinden biri olan “hak arama hürriyeti ve savunma hakkı” bu insanlardan esirgenmiştir. Kuvvet Komutanlıklarınca, ordudan ilişiği kesilenler, mahkemelere müracaat etme hakkına sahipken ,YAŞ tarafından ordudan ilişiği kesilenler, anayasal engel sebebiyle yargı yoluna müracaat edemiyorlardı.
Her darbe, en büyük zararı bizzat Ordu’ya vermiştir.27 Mayıs1960 Darbesin’den sonra 230 dan fazlası general olmak üzere binlerce subay Ordu’dan atılmış ve orduda ki bir çok tecrübeli komutan ne yazık ki en faydalı dönemlerinde kendilerini, hem de mağdur olarak, TSK’nın dışında bulmuşlardır.
12 Eylül 180 Darbesi, bu anlamda bir tasfiyeye gitmemiş ancak Anayasa’nın 125.maddesinin verdiği yetkiyle şimdiye kadar yaklaşık binlerce subay ve astsubay, YAŞ kararlarıyla ordudan ihraç edilmiştir. Bu insanların kendileri ve aile fertleri için büyük bir acı ve felaket olan bu durum, maalesef yargı konusu yapılamamıştır.
Elbette ordu mensuplarının suç işleme imtiyazı yoktur.Askeri disiplinin ne anlama geldiğini herkes bilir. Ne var ki,suçlu olmadıkları halde rütbeleri sökülen ve ardından kendisini işsiz ve güvencesiz olarak sokakta bulan insanların suçlu olup olmadığına MAHKEMELERİN KARAR VERMESİ gerektiği aklın, vicdanın ve hukuk devleti olmanın gereğidir.
Anayasa değişiklik paketi ile ilgili referandumda “evet” demek için 40 neden başlığı altında ki 9 ncu maddesinde ise :
“ Yüksek Askeri Şura Kararlarıyla ordudan atılan insanların mahkemelerde haklarını arayabilmelerine “ EVET” demektir.”
Şeklinde anlatmıştır.
5982 sayılı kanun Halkoylaması ile 12 EYLÜL 2010 Tarihinde kabul edilmiştir. Konumuzla ilgili bölümü ise :
“MADDE 11- Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 125 inci maddesinin ikinci fıkrasına “Ancak, Yüksek Askerî Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açıktır.” şeklindeki cümle eklenmiş….”
Bu halkoylamasından sonra Başbakan Recep Tayyip Erdoğan imzası ile, TBMM başkanlığına “Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” gönderildi :

Türkiye Büyük Millet Meclisi (S. Sayısı: 633)
T.C.
Başbakanlık
Kanunlar ve Kararlar 16/2/2011
Genel Mudurluğu
Sayı: B.02.0.KKG.0.10/101-253/658
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Milli Savunma Bakanlığı’nca hazırlanan ve Başkanlığınıza arzı Bakanlar Kurulu’nca
3/1/2011 tarihinde kararlaştırılan “Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi ilişikte gönderilmiştir.
Gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
GENEL GEREKÇE
Bilindiği üzere; 7/5/2010 tarihli ve 5982 sayılı Kanunla Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının bazı
maddelerinde değişiklikler yapılmıştır. Bu kapsamda, Anayasanın 125 inci maddesinde yapılan
değişiklikle, Yüksek Askeri Şûranın terfi işlemleri ile kadrosuzluk nedeniyle emekliye ayırma hariç
her türlü ilişik kesme kararlarına karşı yargı yolu açılmıştır.
Hukuk devletinin en önemli özelliklerinden birisi, idarenin eylem ve işlemlerinin yargısal
denetime tabi tutulmasıdır. Bu ilke, hukuk devletinin amacı olan bireyin hukuki güvenliğinin
korunmasını sağlamayı gerçekleştirmek için olmazsa olmaz koşullardan birisidir. Dolayısıyla, bireyin
hukuki güvenliğinin korunmasını ortadan kaldıracak şekilde idari eylem ve işlemlerin yargı
denetimine kapalı olması hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmamaktadır. İdari bir organ olan ve idari bir
işlem tesis eden Yüksek Askeri Şûranın kararlarına karşı yargı yolunun kapalı olması, bu Kurulun
idari işlemlerinden dolayı mağdur olan kişilerin hukuk devleti içerisinde haklarını arayamamaları
sonucunu doğurmuştur.

Tasarı ile, Yüksek Askeri Şûra kararıyla Türk Silahlı Kuvvetlerinden ilişiği kesilip, bu kararların
yargı denetimine kapalı olması nedeniyle hukuken haklarını arayamayan kişilerin yoksun bırakıldığı hakların geri verilmesine ilişkin düzenleme yapılmaktadır. Bu şekilde yapılan düzenlemeyle, bir yandan hukuk devletinin gerekleri yerine getirilmeye çalışılırken, diğer yandan da Devlet tarafından mağdur edildiğini düşünen kişilerin hukuk devletine olan inançlarının pekiştirilmesi amaçlanmıştır.
Yukarıdaki kanunun tasarısının genel gerekçesinde de, tasarının kanunlaştığında da genel gerekçesin de de YAŞ karalarının yargı denetimine kapalı olması gerekçesi vurgulanmıştır.

Sonuç olarak Kanunun nüvesini teşkil eden konu YAŞ KARARLARININ YARGI DENETİMİNE KAPALI OLMASIDIR.
Kanun tasarısının komisyon görüşmelerinde ve meclis görüşmelerin de de bu konu üzerinde durulmuş sadece muhalefet partilerinden CHP ve BDP kapsam dışı kalan askeri öğrenciler ve resen emekli edilenlerin de haklarının verilmesi gerektiği şeklinde kanuna muhalefet etmişlerdir. Milli Savunma Komisyonundaki  CHP milletvekilleri Zekeriya Akıncı ve Mehmet Fatih Atay kanun tasarısına şu şerhi koymuşlardır :
tasarı sadece 28 Şubat dönemindeki YAŞ kararlarıyla
silahlı kuvvetlerden ayrılan personelin özlük haklarını düzenlemeyi öngördüğü için benzer
durumda olan 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinde Silahlı Kuvvetlerden re'sen emekli
edilen personeli kapsamamaktadır. Bu biçimiyle tasarı Anayasa'nın eşitlik ilkesine uymayan ve
ayrımcılık gözeten bir niteliktedir.
Ayrıca, tasarının özü 12 Eylül 2010'da yapılan referandum sonuçlarına göre darbe
dönemlerinin toplum üzerinde yarattığı mağduriyetleri gidermeye yönelik ifade edildiğine göre
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbe dönemlerinin mağduriyetlerini kapsamadığı için kendi özüyle
çelişen kendi amacına tam anlamıyla hizmet etmeyen bir nitelik arz etmektedir.
Yukarıda ifade ettiğimiz gerekçelerle tasarının 10. maddesinde ki düzenlemeye karşı
olduğumuzu ifade ederiz. 22.2.2011”

Burada bir parantez açmak istiyorum. Hükümete ve AK Partiye yakın duran ASDER ve hükümete ve AK Partiye uzak duran ADAMDER’ de muhalefetle aynı görüşü halen barındırmakta bu derneklerin yanına 2011 yılında eklenen REDER de aynı görüşü desteklemektedir.
Kanun tasarısı TBMM de görüşülürken Ak parti Bekir Bozdağ Meclis kürsüsünden :
“Türkiye, geçmişte silahlı kuvvetlerden ilişiği kesildi diye insanların selam vermekten korktuğu insanlarla bugün yüzleşiyor ve onlara hakkını iade ediyor. Hayırlı uğurlu olsun. “ diyordu.
31ARALIK2012 Tarihli Star Gazetesinin başlığı ise gelinen traji komik durumu göstermesi bakımından ilginçti :
“12 Mart’ta atılan subaylara da 42 yıllık maaşları iade edilecek”

Saygı ve sevgilerimle….

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder