3 Ocak 2016 Pazar

Devletimiz acılara kapitalist aygıt olarak bakıyor

Acınız ne kadar büyük , haksızlığa uğrama sayınız ne kadar çoksa ve kullanabilirlik kapasiteniz o kadar da azsa Devlet Babanız Baba şefkati ile değil kapitalist aygıt gözü ile bakıyor.Haksızlığa mı uğradınız, telafi mi edilmesi gerekiyor, hemen devletin elinde hesap makinesi, kaç kişi, mali yükü nedir, manevi kazancı nedir gibi sorularına cevap arıyor. Asıl cevabı alınacak soru, haksızlığı nasıl gideririm olması gerekirken halen  18 nci yüzyılda kalmış insanı makine gibi gören zihniyetle karşı karşıyayız.Oysa ki birinin acısının ve mahrum kaldığı haklarının diğerinden pek de farkı yok. Acıların birbirine üstünlüğünü tartışmak da ancak mazoşist yaklaşımlar sergilemekle olabilir. Bunu da insan değil ancak makineler yapabilir.
Hesaplar ortada HSYK kararları ile bu güne kadar atılan kişi sayısı 96 kanundan faydalanıp mesleğime döneceğim diyen sayısı 52, kabul edilen adedi bunun çok altında.
Yüksek Askeri Şura Kararları ile atılan sayı  1637 kanundan faydalanan sayı 1514. 

Durum 1514 büyük olunca 52 den ne yapılacak 52 liklerin acıları sonuna kadar telafi edilecek, hakları verilecek büyük guruba ise sen ise bu verdiklerimle yetin denecek. 52 likler sütten çıkmış ana kuzusu bizse AF edilen yarım suçlular. Sebep, 80 milyonluk ülkede çoğunun emekliliği gelmiş bir ayağı çukurda,en güzel ve verimli yıllarını acı ve ızdırap içinde çekmişler bir gün dahi olsa itibarlarının kağıt üstünde bile verilmesini istemişler amma ,itibar yerine ulufe ile idare edin denmiştir.Kısaca devletimiz hakim ve savcılarımıza pozitif bir ayrımcılık yapmıştır. Bizlere de Devletimizin aynı pozitif ayrımcılığı yapmasını beklerken devre arkadaşlarımızın düzeyine getirilmeyi bırakın, önceki çalışma hayatımızın hem olduğu, hem de olmadığı teziyle kanun ve tebliğ yayınlamıştır.Yaşar ne yaşar ne de yaşamaz misali.
Bir hakim ve savcının hatta avukatın üzerinden cübbesini aldığınız zaman geriye hiçbir şey kalmıyorsa ,subay ve astsubayın üzerinden üniformasını bir defa daha vermemecesine aldığınız zaman da ondan da geriye bir şey kalmaz.

Yüksek Askeri Şura Mağdurları bütün bu haksızlığın devam etmesine, ötekileştirilmeye rağmen, kanunsal bir takım iyileştirmelerin öncesinde ve sonrasında asla ve de asla meşru olmayan yollara sapmayacak kadar da YAŞ kararları ile yapıştırılmaya çalışan çamurun da tutmayacağını cümle aleme gösterecek kadar da mert ve yiğitlerdir.Çünkü onlar has be has Anadolu'nun garip çocuklarıdır.
 

Anadolu'nun garip çocukları Maliyenin esiri değil HAKKIN esiri olmak istiyorlar. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder